7 Nisan 2012 Cumartesi

KALDIRIMDAKİ GÜLLER


             Adam bahçe içindeki evinin bitişiğine atölye yapıldığını görünce çok üzülmüş, fakat plastik çiçek üretileceğini öğrendiğinde biraz rahatlamıştı. Ne de olsa beterin beteri vardı. Fakat durgun havalarda gelen kokular pek hoş değildi. Atölyede üretilen gül ve çiçekler kaldırımda yer almaya başladı. Firma sahibi böylelikle yer darlığına çözüm bulmuş, bedava reklam fırsatı elde etmişti. Çiçeklerle donatılam bir sürü metal tezgah atölyenin önüne sıralandı. kaldırım bir resim tuvali kadar renklenmiş, sağı solu dökülen solgun yapılar her zamankinden fazla göze batar olmuştu. Bahçe sahibi durumu fark etmekte gecikmedi. Evinin dış sıvasını yaptıktan sonra onu koyu pembeye boyadı. "Çevreye uyum" işi halledilmişti. Sonra da kaldırımı dolduran ruhsuz güllere inat bahçesinde gül yetiştirmeye karar verdi.
           Baharın ilk günleriyle birlikte sarıdan kırmızıya, ateş renkli olandan leylak renkliye kadar bir bahçe dolusu gül görücüye çıkmıştı. Atölyenin önünden geçenler ciğerlerine sızan zehirli havayı son zerresine kadar boşaltır, bahçeye gelir gelmez derin nefes almaya başlarlardı. Bu sefer gül kokusu kaplardı içlerini, güller açardı sanki yüzlerinde. hele bir de aceleleri yoksa bir bahane bulup oralarda oyalanır ve ipek yüzlü sevgililerini ziyarete gelen bülbülleri dinleyerek dinlenirlerdi. Gül yetiştiren adam bahçedeyse nefeslenen insanları fark etmemiş görünür, evinde bulunduğu zamanlardaysa perdenin arkasından gizlice gözetleyip yaptığı işle iftihar ederdi.
      Adamın bahçesi ona göre bütün bahçelerden farklıydı. Gün boyunca içinden çıkmıyordu. Fakat bir süre sonra bahçedeki bülbüllerin de diğer bülbüllerden farklı olması gerektiğini düşünmeye başladı. onların renklerini değiştirip bir muhabbet kuşu gibi yapması mümkün değildi ama farklı şekillerde ötmeleri mümkündü. Kanaryalara bülbül sesi dinletildiğini duymuştu. Bülbüllere de bülbül sesli sanatçılar ilham verebilirdi. Adam bu güzel buluşunu gerçekleştirmek için televizyonu bahçeye çıkardı, orta yere yerleştirdikten sonra bol şarkılı kanalları devamlı açık tuttu.
      Bülbüller ötmelerini keserek tek şarkıyla "şöhret" olmak isteyenleri; bazen bağırıp duran, bazen bir şey söylerken yerde taklalar atan yeni yetme gençleri dinlediler. Elbette bu arada her türlü programı ezberleyip yeni bir imaja kanat açtılar. Yoldan geçenler bülbüllerin bazı güvercinler gibi arada bir ters taklalar attıklarını, bu arada garip şekilde ötmeye çalıştıklarını görerek hayrete düşüyorlardı. fakat en çok şaşırdıkları husus, bülbüllerin Peygamber kokulu gülleri terk ederek kaldırımdaki plastik güller üzerinde yuva yapmalarıydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder